Öfkesine hâkim olamıyordu. “Dört ay” dedi, “Hocalı kuşatma altında yaşadı, tam dört ay”. Anlattığı II. Dünya Savaşı’ndan uzak ve yabancı bir sahne değildi. Burnumuzun dibinde, daha dün denilebilecek bir tarihte, 26 Şubat 1992’de yaşanmış bir trajediydi. Bütün dünyanın yaşandığı sırada ilgisiz kaldığı, bugünse hatırlamak bile istemediği bir trajedi. Elman Memmedov, kuşatma altındaki şehrin, Dağlık Karabağ’ın o güzel, alımlı şehri Hocalı’nın o sıradaki valisiydi. “Katiyetle aklımıza gelmiyordu ki, biz Hocalı’yı terk edelim” dedi. Ama sivil insanlar nereye kadar dayanabilirdi ki. “1991’in Kasımının 1’inden, 1992 Şubat ayının 25’ine kadar çok şehitler verdik, esir düşenlerimiz oldu, ama mukavemet gösterebildik. Sonra gördük ki, artık ahali kırılır. Kırılanların çoğu kadınlardır, çocuklardır. Ve bunları kurtarmak lazımdır. Benim tarafımdan emir verildi ki, artık şehri terk etmeliyiz. Buna göre bir istikametten başladık çıkmaya. O istikameti seçmiştik ki, orada yol yok idi. Çünkü yolda
Uluslararası İlişkiler, İletişim