Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bığır Köyünde Şehit Asker Mezarı - Azerbaycan İçin Şehit Düşen Meçhul Osmanlı Askerinin Mezarı-

Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin 96. Yıldönümü Anısına “Bu uğurda toprağa düşen tüm şehitlere ithafen” Evet, Azerbaycan’ın her bir cihetinde şairin tasvir ettiği sarmaşıklı bir mezar bulursunuz ki, kızlar, gelinler tarafından ziyaretgâh haline getirilen bu mezar, kardeş imdadına yetişen Türk’ün mezarıdır.” Mehmet Emin Resulzade* Bığır köyünü bilir misiniz bilmem. Bakü’den Gökçay’a Karameryem yoluyla giderken, solda, tepelerin ardında kalan bir köydür. Köye uzanan asfaltın ana yol ile birleştiği köşede, 1918 yılında Azerbaycan’ı işgal eden Rus ordusuna karşı yapılan savaşta şehit olan Türk Kafkas İslam Ordusu’na mensup subay ve erler anısına dikilmiş bir anıt bulunmaktadır. Bu yol, her geçişimde, - ne kadar da çok geçtim bu yoldan- beni etkisi altına alan, başka bir dünyanın içine alıp götüren güzergâhlardan biridir. Buraları her ziyaret ettiğimde, tarih kitaplarında o gün yaşananlarla ilgili okuduklarım, insanlardan dinlediğim anılar canlanır gözlerimin önünde. Anıtla kö

Milli Mücadele’ye Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Desteği

19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basmasıyla başlayan Milli Mücadele döneminin pek bilinmeyen yönlerinden biri Dış Türkler denilen Osmanlı coğrafyası dışında kalan Türklerle olan ilişkilerdir. Bu bağlamda gerek Azerbaycan Halk Cumhuriyeti (AHC) (28 Mayıs 1918 – 27 Nisan 1920) gerekse Azerbaycan Şura Cumhuriyeti dönemi önemli bir yer tutmaktadır. Bu konuyla ilgili Bakü’de yayınlanan “Türkiye’nin İstiklal Muharebesinde Azerbaycan Türkleri” adlı eserimizde, arşiv belgelerine dayalı olarak söz konusu dönemde siyasi, ekonomik ve askeri yardımlara ışık tutmaya çalışmıştık. Makalemiz çerçevesinde ise yalnızca Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ile olan ilişkilere kısaca değineceğiz.   AHC Hükümeti, Anadolu’da başlayan Milli Mücadele hareketinin amacını iyi anlamış; gelişmelere duyarsız kalmayarak, elindeki tüm imkânlarla yardım için harekete geçmiştir. Bunu Mustafa Kemal de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının hemen ertesi günü, 24 Nisan 1920’de yapılan gizli oturumda

İngilizler Hindistan’ı Kimden Aldı?

Özellikle bilgi kanallarının Batı mahreçli hale gelmesi ve oluşan enformatik blokaj sonucunda kendi geçmişimize ait pek çok şey hâlâ karanlıkta. Bu, hem özgüvenimiz konusunda sıkıntılar doğurmakta, hem de kendi kültür coğrafyamızı gereğince tanıyabilmemize engel olmaktadır. Tarihimizde bilinen, ancak sosyal hafızamızda tam şekillendirilememiş konulardan birisi de Hindistan’da asırlarca hüküm sürmüş Babür İmparatorluğu’na ait bilgilerdir. Öncelikle şunu belirterek başlamak istiyorum. Babürlülerden önce Hindistan’ı Gazneli Türk devleri yönetmiş ve İslamiyet’in bu coğrafyaya onlar zamanında yerleşmişti. Öyle ki, yalnızca Gazneli Mahmut zamanında buraya 17 sefer yapılmıştı. Babür İmparatorluğu’na gelince, devletin kurucusu Babür Timur’un torunlarındandır. 15. asrın sonlarına kadar, kabaca bugünkü Özbekistan topraklarında hüküm sürmüş bu devlet, Şeybanîler buraya hâkim olunca, önce Afganistan’a doğru çekilmiş, daha sonra Hindistan’ı alarak burada hüküm sürmeye başlamıştır.  Bu bağl