Ana içeriğe atla

RUSYA, BİZE NELER YAPMADI Kİ!

Rusya’nın Ukrayna işgali başladığından beri sosyal medyada “Ruslar bize hiç kötülük yapmadı, aksine en zor zamanlarımızda ne büyük iyilikler yaptı” şeklinde özetlenebilecek bir propagandanın yürütüldüğüne şahit oluyorum. Ben de onlara başka türlü bir katkıda bulunayım istedim!

1.    Kurtuluş Savaşı sırasında Buhara Halk Cumhuriyeti, Milli Mücadele’ye Moskova üzerinden 100 milyon altın gönderdi. Sovyet Rusya, bizim daha çok ihtiyacımız var diye bu yardımın 90 milyonuna el koydu, Ankara’ya ancak 10 milyonunu verdi. Bu da Sovyet yardımı diye yıllardır bize allayıp pullayıp propaganda edildi. Yani Türkiye borçlu değil, alacaklıdır, bu yardım Rusya’nın bir lütfu değildir. Hatta onlardan aldığımız harp malzemesinin bir kısmının bedelini de bu 10 milyondan ödedik.

2.  Kurtuluş Savaşı sırasında Rusya akaryakıt göndermedi, o sıralar bağımsız bir devlet olan Azerbaycan Şura Cumhuriyeti gönderdi.

3.   Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyetler, Anadolu Hükümeti’ne hiç de dostça davranmadı, kendi çıkarlarının gereğini yerine getirdi. Nitekim;

a. Sovyet Rusya Dışişleri, Komiseri (Bakanı) Çiçerin, Bekir Sami Bey başkanlığındaki TBMM heyeti anlaşma için Moskova’da çalışmalar yaparken, Doğu Anadolu’nun önemli bir bölümünün Ermenistan’a bırakılması talebinde bulundu. Ali Fuat Cebesoy’un tabiriyle “ikiyüzlü siyaset” yürüterek Türkiye’nin toprak bütünlüğüne saygısı olmadığını gösterdi.

b.  Yusuf Kemal Tengirşek başkanlığında, Moskova’ya giden TBMM heyeti muhatap bulamadı, Rus Dışişleri Bakanı Çiçerin,  ancak Neriman Nerimanov’un kendisine bir mektup göndermesinden sonra görüşme lütfunda bulundu.

c. Rusya, Türk askerine ilk “çuval geçirme” teşebbüsünü gerçekleştirdi. 21 Nisan 1922’de Türkiye’nin Moskova Büyükelçiliği Askeri Ataşeliği dönemin Rus gizli servisi ÇEKA tarafından silahla basıldı ve görevli subaylar ile eşleri rehin alındı. Baskın emrinin Rus Dışişleri Bakanlığı’nca verildiği ortaya çıktı. Subaylar zorla götürülmek istendi; ancak Türk subayları bunu reddedip direndiler. Buna rağmen Yüzbaşı Emin Beyi beraberlerinde rehin olarak götürdüler. Bu, tarihimizde askerlerimize yönelik -bir nevi- ilk “çuval geçirme” teşebbüsü oldu. Bu baskın ve rehin olayını Türkiye Büyükelçiliği şiddetle protesto edip Rus Dışişleri Bakanlığı’na defalarca nota vermesine karşın bu notalar kaale bile alınmadı, hatta alaycı cevaplar verildi. Bunun üzerine Büyükelçi Ali Fuat Cebesoy, 10 Mayıs’ta Moskova’yı terk ederek Ankara’ya döndü. Dolayısıyla TBMM Hükümeti’nin ilk büyükelçi çekme olayı da Rusya ile gerçekleşti.


4. Rusya, 16.yüzyılda Kazan Hanlığını işgal ederek bugünkü Tataristan, Başkurtistan, Çuvaşistan gibi Türk yurtlarını, Hazar’ın batısında uzanan Astrahan Hanlığı’nı, 17.yüzyılda Türk Sibirya Hanlığını, 18.yüzyılda Kırım ve Kazak Hanlıklarını, 19.yüzyılda ise Buhara, Hokant gibi hanlıkların yönetimindeki bugünkü Özbekistan, Kırgızistan Türkmenistan ve Tacikistan gibi Türkistan topraklarını işgal etti.

5. Rusya, Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da işgal altında tuttuğu bölgelerde Ermenileri silahlandırdı, onlara hami oldu ve on binlerce sivil Türk’ün katledilmesine zemin hazırladı.

6. Rusya, Azerbaycan’da Ermeni çetelerini destekledi, 31 Mart gibi onlarca olayda, binlerce Azerbaycan Türk’ü katledildi.

7.  Rusya, 1916’da Türkistan Türklerini zorla askere alıp, ayak işleri yaptırmaya çalıştı, mallarına ve hayvanlarına el koydu. Halk isyan edince de sadece bugünkü Kazakistan ve Kırgızistan’da yüzbinlerce Türk’ü katletti, milyonlarca insanın yaşadıkları yerleri terk ederek başka ülkelere kaçmaya mecbur etti.

8. Rusya, Türkiye ile Türk dünyası arasındaki coğrafi bütünlüğü ortadan kaldırmak için 1922’de  Zengezur bölgesini Azerbaycan’dan alıp Ermenistan’a verdi.

9. Rusya, 1933'te kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'ni işgal edip yıktı, ardından Milliyetçi Çin'e teslim etti.

10. Rusya, Türkiye’ye sınır bölgelerde yaşıyor diye Ermenistan’a verilen Zengezur (Batı Azerbaycan) ‘da yaşayan yüzbinlerce Türk ile Ahıska ve Kırım’da yaşayan milyonlarca Türk’ü anavatanlarından sürüp, topraklarını gasp etti.

11. Rusya, daha İkinci Dünya Savaşı sona ermeden 1944’te Kars ve Ardahan’ı, ardından Boğazların kendisine verilmesini istedi. Türkiye’nin NATO’ya girmesinin temel sebeplerinden biri bu oldu.

12. Rusya, Sovyet döneminde PKK’yı kurdurdu ve onun güçlenmesi için elinden gelen her şeyi yaptı. Hafız Esad aracılığıyla Suriye’de barınmasını sağladı.

13. Rusya, 1986'da Almatı'da onlarca sivili katletti, 20 Ocak 1991'de Bakü'de insanların üzerinden tankla geçti, 26 Ocak 1992'de Hocalı'da sivillerin katledilmesinde rol oynadı.

14. Rusya, daha dün denilecek bir tarihte Akdeniz üzerinde uçan Türk jetini düşürdü, askerlerimizi şehit etti.

15.  Rusya, Suriye’de Türkmenlerin yaşadığı yerleri özel olarak hedef aldı, yüzlercesini şehit etti, on binlercesini bin yıldır yaşadıkları topraklarından çıkardı.

16. Rusya, Astana Görüşmelerinde belirlenen Gerginliği Azaltma Bölgeleri’nin adım adım daraltılıp Suriye rejiminin eline geçmesini sağladı, burada görev yapan kimi askerlerimiz Rus ateşi ile şehit edildi.

17.  Rusya, Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör tehdidini ortadan kaldırmak için düzenlenen barış harekatlarının belirlenen hedeflere ulaşmasını ABD ile birlikte engelledi.

18. Rusya, Azerbaycan’ın Karabağ’ı Ermeni işgalinden kurtarmak için düzenlediği harekatın tamamlanmasına engel oldu, bölgeye asker göndererek Ermenilere hamilik yapmaya başladı. Türkiye’yi denklem dışı bıraktı.

19. Rusya Dışişleri Bakanlığı daha 3 gün önce, 23 Şubat’ta Nahçıvan ve Karabağ’ı Doğu Ermenistan olarak tanımladı. Böylece Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne saygısı olmadığını gösterdi. Bunun yanı sıra, bu ifadeyle Türkiye toprakları da Batı Ermenistan olarak tanımlanmış oldu. Yani yüzyıl önce Çiçerin’in açıkça ifade ettiklerini, bugün ima yoluyla tekrar etti.

20. Rusya, Türk Devletleri Teşkilatı’nı başarısız kılmak için elinden geleni yaptı ve yapıyor. Türkiye ile Türk dünyası arasındaki bağı zayıflatmak için taarruza geçmiş durumda.

Bunlar, Rusya’nın Sovyetler Birliği döneminden itibaren Türkiye’ye ve Türk dünyasına neler yaptığına dair sadece hemen aklıma gelen bazı örnekler… Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasında oynadığı başrol gibi öncesi ve sonrasındaki onlarca örnekten hiç söz etmedim bile.

Rusya bize kötülük yapmadı aksine iyilikler yaptı diye onu aklamaya çalışan ve Ukrayna işgalini Türk kamuoyuna şirin göstermek isteyenlere ithaf olunur…

 

 

Bu blogdaki popüler yayınlar

Selçukluların Tarih Sahnesine Çıktığı KAYIP ŞEHİR: CEND

Nehrin ötesi anlamına gelen “Maveraünnehr”, Ceyhun Irmağı’nın kuzeyinde uzanan merkezî Asya bölgesini anlatır.   Müslüman Araplar, bu tanımlamayı, Grekler ve Romalıların klasik literatüründe kullanılan “Transoksiyana” sözünün tam karşılığı olarak kullanmışlardır. Bölgenin güney sınırlarını Ceyhun Irmağı (Amuderya) belirlerken, kuzey sınırlarında da Seyhun Irmağı (Sirderya) uzanır. Maveraünnehr, tarihin ilk dönemlerinden itibaren önemli yerleşim yerlerinden biri olmuş, medeniyetlere, cihan imparatorluklarına beşiklik etmiştir. Anadolu’ya, adları, Ceyhan ve Seyhan olarak taşınan bu ırmaklar arasında uzanan uçsuz bucaksız toprakları bir tenakuzlar coğrafyası olarak tanımlamak yanlış olmaz… Buralarda seyahat ederken verimli ovaların hemen ötesinde ufukları kaplayan bozkırlar karşılar insanı… Seyredenlere azamet duygusu veren yüce dağların zirvelerinden ise karlar hiç eksilmez… Aynı zamanda bir imparatorluklar beşiğidir Seyhun ve Ceyhun arası engin topraklar… Renkli ve sonsuzmuş

Çöl Ortasındaki Medeniyet Havzası: TURFAN

Rus kâşif Kuznetsov, “Orta Asya’yı gezen herhangi birine ayrımların dışında aklında ne kaldığını soracak olursanız, size ‘çelişkiler’ diyecektir” der. Gerçekten de anayurdun uçsuz bucaksız coğrafyasında, her yerde ve her şeyde insanda hayranlık uyandıran bir tenakuzla karşılaşmak âdeta tabii bir durumdur. Kadim İpek Yolu’nun en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Doğu Türkistan’ın Turfan şehri, bu çelişkilerin en bariz misallerinden biri olarak karşımıza çıkar.   Şehrin kuzeyinde uzanan efsanevȋ Tanrı Dağlarının 5445 metre yüksekliğindeki Bogda Tepesi, yılın her günü buzullar ve karlarla örtülü iken, d ünyanın Lut Gölünden sonraki ikinci çukurunda yerleşen Turfan ise, denizden 154 metre aşağıda kurulmuştur ve sıcaklık yılın pek çok ayı boyunca 40 derecenin üstünde seyreder, yazın ise 50 dereceyi bulur.   Bu sebeple "od vahası", “alev vahası” olarak da adlandırılır. Şehrin etrafını çevreleyen dağların adları da bu tenakuzu gözler önüne serer ve coğrafya hakkınd

ÖRNEK BİR BÜYÜKELÇİLİK

            Bugün bayram... Gönüllerimizin umutla dolduğu, sevinç içinde olmamız gereken günler, bugünler... Bu sebeple ben de bu anlamlı günde, ülkemiz için yurtdışında yapılan güzel faaliyetlerden söz etmek, bu konudaki hatıralarımdan yola çıkarak bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Örneğim de son yurtdışı görev yerim Kazakistan'dan olacak.               Öncelikle söylemek gereken, bulunduğum süre içinde ülkemizin Kazakistan'daki büyükelçiliğinin çok gayretli, samimi ve kardeşçe hislerle çalıştığıdır. Her düzeydeki büyükelçilik mensuplarının iki ülke ilişkilerinin daha da geliştirilmesi, güçlendirilmesi için nasıl samimi çaba gösterdiklerini görerek ülkem adına hep sevinmişimdir.               Elbette bunda, ülkemizin dış misyonlarındaki yeni görev anlayışının büyük rolü olduğu kuşkusuzdur. Ancak insan unsurunun da en az bunun kadar önemli olduğu da bir gerçek. Örneğin ben ilk gittiğimde Astana Büyükelçisi olan Sn. Nevzat Uyanık, Müsteşar Sn. Özlem Hersan idi ve onların lid