5 Temmuz 2014 günü,
Türk basınında Çin Halk Cumhuriyeti kaynaklı bir haber yer aldı. Hemen tüm
gazetelerin internet sayfalarında flaş olarak verilen habere göre Çin, Doğu
Türkistan’dan başlayacak ve Avrupa’ya uzanacak 6000 kilometrelik bir demir yolu
hattı inşa etmeye karar vermiş. “Demir İpek Yolu” adını verdiği bu hat için de
150 milyar dolarlık bir kaynak ayırmış. Hızlı trenlerin çalışacağı hattın 2020’de
hizmete girmesi ve en geç 2030’da bütünüyle tamamlanması planlanıyormuş. Böylece, Doğu Türkistan-Türkiye arası 30 saate inecekmiş…
Haberin yayın günü
göz önüne alınıp, ayrıntılarına dikkatlice bakıldığında tam bir algı
operasyonuna hizmet ettiği açıkça görülmektedir. Öncelikle, haberde, “Şincan’dan
başlayacak...” denilerek Doğu Türkistan’a özel bir vurgu yapılmaktadır. Yani,
kamuoyunda, “bakın Çin Doğu Türkistan’ı kalkındırmak için nasıl büyük
yatırımlar yapıyor!” imajı oluşturmak… İkinci olarak, niçin daha önce ve sonra
değil de, 5 Temmuz 2009'da Doğu Türkistan’ın Urumçi şehrinde gerçekleştirdiği ve yüzlerce sivili
hunharca katlettiği olayların yıl dönümünde servis ettirildi?
Bunların nedeni açık… Böyle bir günde, Çin’in Uygur Türklerine
uyguladığı vahşet ve soykırımın gündeme getirilmesiyle uyanacak öfkenin önüne
geçmek… Çünkü bugün, yazılı ve görsel medyada
katliamın yeniden hatırlanma ve kamuoyu gündemine getirilme ihtimali mevcut. Zaten
daha birkaç gün önce de, basında, Çin’in Doğu Türkistanlılara oruç tutmayı
yasakladıkları haberi geniş şekilde yer almıştı. Oysa Çin’in en çok çekindiği,
Türkiye’nin Doğu Türkistan’a vereceği destek... Çünkü bu desteğin diğer
ülkelerden farklı olarak etkisinin çok güçlü ve derin olduğunun çok iyi
idrakindeler…
Bunun, daha önceki
olaylar sonrasında olduğu gibi, derhal ekonomi yoluyla Türkiye kamuoyunu
etkileme yolunu seçtiler. Tıpkı, uçak gemisini boğazlardan geçirmek için
gündeme getirdikleri, her Çinliye bir portakal satma imkânı sağlama, Urumçi
olayları sırasında ortaya katılan 40 milyar dolarlık yatırım vb. haberler gibi…
Halbuki haberi
dikkatlice okuyunca, bir hayalin propagandası olduğu açıkça görülmektedir. Nitekim
haberde bu husus, “Ancak, İstanbul üzerinden Avrupa’ya ulaşacak dev projenin
hayata geçmesi için her şeyden önce Orta Asya ülkeleri arasında jeopolitik
uzlaşma sağlanması icap ediyor. Bunun yanı sıra, projeyle ilgili sayısız mali
ve teknik nitelikli sorunun aşılması gerekli” ifadesiyle dile getirilmektedir.
Yani, Çinliler olmayacak bir duaya amin dedirtmek istemektedirler…
Sanırım Çinliler, Türk
milletinin bu tür yöntemlerle kandırma gibi tarihî bir tecrübeye sahipler…
Nitekim Bilge Kağan’ın yüz yıllar öncesinde bunu tespit etmiş ve ebedi bir
uyarı olmak üzere Orhun Abidelerine mealen şöyle yazdırmıştır: “Ey milletim!
Çinlinin ipeğine, gümüşüne (yani ekonomik vaatlerine), tatlı diline (yani
diplomatik yöntemlerine) kandın ve yok oldun!”
Öyleyse, Çin’in bu
ekonomik vaatli aldatmacalarına bir kez daha kanmayalım… Doğu Türkistan’daki
milyonlarca Uygur’un inançlarının, kültür ve geleneklerinin, tarihlerinin ve bizatihi
kendilerinin asimile edilerek yok edilmelerine sessiz kalmayalım.