Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2014'te Doğu Türkistan - III

Çin, Doğu Türkistan’daki gelişmeleri dünya kamuoyuna nasıl sunuyor? Çin, özellikle 11 Eylül olaylarında sonra, Doğu Türkistan’daki hak arayışlarını, eşitsizlik ve ayrımcılığa karşı yükseltilen sesleri, dünyaya, “ayrılıkçılık”, “aşırıcılık” ve “terörizm” olarak sunmaya çalışmakta ve uyguladığı şiddet ve zulmü bu şekilde meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Çin, Doğu Türkistan’da yaşanan her türlü olaya orantısız ve acımasız bir karşılık vermekte, her bir olayı sonrası katliamlar gerçekleştirmekte, sorunu anlamaya çalışmak yerine Uygurları yok etmek için bahane haline getirmektedir. Bunun son örnekleri, 2014’te sıkça duyduğumuz “bıçakla saldırı” haberleridir. Çin resmi medyasının bile başka bir saldırı aleti gösteremediği bu tür saldırı olayları sonrası, onlarca Uygur öldürülmekte, yaralanmakta ve tutuklanmaktadır. Oysa yine Çin medyasının verdiği haberlerden öğrendiğimize göre, Çin’in içinde ya da Doğu Türkistan’da Çinlilerce de benzer saldırılar düzenlenmekte ancak bu saldırılar, ya

2014'te Doğu Türkistan - II

Bugün Doğu Türkistan’da Durum Ne?               1949’dan beri milyonlarca Çinli Doğu Türkistan’a akmakta ve Uygurlara ait yerleşim yerleri ve topraklara yerleştirilmektedir. 1949’da 220.000 civarında olan Çinli nüfus, bugün Çin’in resmi rakamlarına göre bile 8 milyonu aşmıştır. Gerçek Çinli göçmen nüfusun ise açıklanandan çok daha fazla olduğu tahmin edilmektedir. Doğu Türkistan’da inşa edilen sanayi sahalarında Çinliler istihdam edilmekte, kamu ve özel şirketlerde Uygurlar ancak sınırlı sayıda ve alt düzeyde iş bulabilmektedir. Uygurlar arasından işsizlik oranı son derece yüksektir ve nüfusun %80’ine yakını kırsal alanda, dünyanın en düşük kişi başı gelire sahip toplumu olarak ilkel şartlarda yaşamaya mahkûm durumdadırlar. Gerek kamusal alanda gerekse günlük hayatta Uygurlara ayrımcılık uygulanmakta, kendi anayurtlarında Çinli göçmenlerle dahi eşit hakka sahip olamamaktadırlar. Her fırsatta Çinli yetkililerin aşağılamasına ve hakaretine maruz kalmakta; resmi kurumlara hakkını

2014’te Doğu Türkistan - I

2014 yılı, Doğu Türkistan tarihinin en kanlı ve hareketli yıllarından biri oldu. Gerek Çin’de gerekse Doğu Türkistan’da yaşanan kitlesel olaylarda, Çin resmi rakamlarına göre 304 kişi öldürdü, 58 Uygur idama mahkûm edildi. Bireysel olaylarda katledilen Uygurlarla, dış dünyanın haberdar olamadığı katliam ve idamlarla gerçek sayının ise bu rakamların çok üstünde olduğu tahmin ediliyor. Genel Durum 2014 yılı, Doğu Türkistan’da yaşananlarla ilgili haber yapan yabancı basın organlarının web sitelerinin bloke edilmesi, Hoten şehrinde 6 aylık hamile bir kadına zorla kürtaj yapılması ve Uygur insan hakları savunucusu bilim adamı Prof. İlham Tohti’nin gözaltına alınması ve Doğu Türkistan’daki tarihi yerleşim yerlerinin zorla boşaltılması haberleri ile başladı. Sonraki günlerde, Çin’in çeşitli bölgelerinde ve Doğu Türkistan’da meydana gelen bazı bıçaklama ve patlama olayları Uygurlara mal edilerek toplu katliamlar, tutuklama haberleri yayıldı. Özellikle, 28 Ekim 2013’te Pekin’de Tiana

İsa Yusuf Alptekin ve Türkiye’nin Siyasal Hayatına Etkileri

Kısa Özgeçmişi Üç Efendilerin sonuncusu olan İsa Yusuf Alptekin, 17 Aralık 1995 günü Hakk’ın rahmetine kavuştu. Ölümünün üzerinden 19 yıl geçti. Her geçen zaman, onun Doğu Türkistan meselesindeki rolünü ve önemini daha da belirgin hale getiriyor. Bu konuşmada İsa Alptekin’in Türkiye’nin siyasal hayatına etkileri üzerinde durmak, ana başlıklarıyla bu konuyu anlatmak istiyorum.  Çünkü Türkiye’deki mücadelesi onun ömrünün yarısına denk gelir ve gerek Türkiye gerekse Doğu Türkistan Türkleri açısından önemli bir mahiyet arz eder. Fakat daha önce kısaca onun biyografisine değineceğim. İsa Yusuf Alptekin, 1901 yılında Doğu Türkistan’ın Kaşgar iline bağlı Yenihisar kazasında dünyaya geldi.  O dönemde mahalle mektepleri ve Çin okulları dışında tahsil yapılabilecek bir yer olmadığı için öğrenimini buralarda yaptı. 1926 yılında Özbekistan’ın Andican şehrindeki Milliyetçi Çin Konsolosluğunda Türkçe tercüman olarak göreve başladı ve yaklaşık altı yıl kadar bu görevini sürdürdü. 1932’de Çin