Bugün Doğu Türkistan’da Durum Ne?
Gerek
kamusal alanda gerekse günlük hayatta Uygurlara ayrımcılık uygulanmakta, kendi
anayurtlarında Çinli göçmenlerle dahi eşit hakka sahip olamamaktadırlar. Her
fırsatta Çinli yetkililerin aşağılamasına ve hakaretine maruz kalmakta; resmi
kurumlara hakkını aramak için bile başvurmaktan korkmaktadırlar. “Uygur Özerk
Bölgesi”ndeki Çinli kamu görevlilerinin bu davranışını eleştirmek ve
düzeltilmesini sağlanmasını istemek bile “bölücülük” olarak yaftalanmakta,
Prof. İlham Tohti olayında olduğu gibi en ağır şekilde cezalandırılmaktadır.
Ülkenin
asıl sahibi olan Uygurlar, okullarda kendi dilinde eğitim görmek hakkında
mahrum edilmiş durumdadırlar. Önce üniversitede eğitim dili olmaktan çıkartılan
Uygurca, bugün orta ve ilk öğretimde de birinci dil olmaktan çıkarılmış
durumdadır.
Dinî
ve kültürel hayat her geçen gün daha da daraltılmakta, camilere girebilecekler
listesi yayınlanarak, kamuda çalışanlar, 18 yaşından küçük erkekler ve her
yaşta kadının girmesi yasaklanırken, geleneksel kıyafetler bile “aşırıcılık”
kategorisine alınarak Uygur kadınlar Çinliler gibi giyinmeye zorlanmaktadır.
Yine
getirilen uygulama ile, Uygur
ebeveyn ve öğretmenlere 18 yaşından küçükleri namaz, oruç ve Kur'an'dan uzak
tutmak için zorla belge imzalatılmaya başlandı.
Buna uyulmadığı takdirde hem çocuklar hem de ebeveynlerle öğretmenlerin
cezalandırılacağı ilan edildi.
Doğu
Türkistan’ın tarihî şehirleri, kentsel dönüşüm adı altında ortadan
kaldırılmakta ve binlerce yıllık geçmiş yok edilmektedir. Bunun son örneği beş
bin yıllık bir geçmişe sahip, dünyanın en eski şehirlerinden biri olan
Kaşgar’da yaşanmış ve tarihî şehir tamamen yok edilerek yerine gökdelenler
dikildi. Gökdelenlere ise Çinli göçmenler yerleştirildi, yerlerinden edilen
Uygurlar bu binalara dağıtılarak Çinlilerin arasında yaşamaya ya da kırsal
bölgelere gitmeye mahkum edildi.
2014 yılında Çin
Halk Cumhuriyeti, Uygurları, kendi anayurtlarında baskı ve sindirme yoluyla
eritme politikasını bir adım daha ileri götürmek için harekete geçti. Devlet
Başkanı Xi Jinping’in, Haziran 2014’te ilan ettiği “etnik entegrasyon”
politikası, Uygurların köy köy, mahalle mahalle Çin’in iç bölgelerine tehcir
edilmelerini öngörüyor. Bunun ilk uygulaması da 7 Kasım 2014’te
gerçekleştirildi ve 500 Uygur bu yeni asimilasyon projesi kapsamında Guangzhou
bölgesine gönderildi.
Aslında bu politika,
kamuoyuna ilan edilmeksizin daha 2000’li yıllarla birlikte başlatılmış ve çeşitli
bölgelerden toplanan Uygur kızlar, Çin’in sanayi bölgelerine istihdam adı
altında yerleştirilmeye başlanmıştı. Bekâr olmalarına dikkat edilen bu Uygur kızlar,
bir süre sonra Çinlilerle evlenmeye teşvik ediliyor, aileleriyle görüşmelerine
ya da onların yanına geri dönmelerine büyük engel ve kısıtlamalar getiriliyor.
5 Temmuz 2009 Urumçi
olaylarını tetikleyicisi de böyle bir durum olmuş, bir Çinli ile evlenmesi
istenen Uygur kız bunu reddedince şiddete maruz kalmıştı. Guangdong’da yaşanan
bu olay Urumçi’de protesto edilmek istenince sivil halkın üzerine ateş açılarak
yüzlerce insan öldürülmüş, çok sayıda Uygur yaralanmış ve binlercesi gözaltına
alınmıştı.
Çin, dış basının
Doğu Türkistan’a girişini ve bu bölgeyle ilgili haber yapmasına engel olmaya da
devam etti. Çin’in propaganda haberleri dışında haber yapan gazete ve
televizyonların yayınları, hatta ilgili ülkeler nezdinde diplomatik girişimler
yapılarak engellenmeye çalışıldı, web siteleri bloke edildi.