Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uygurlarda Nevruz’a İlişkin Bazı Adetler

Nevruz, diğer Türk boylarında olduğu gibi, Uygur Türkleri arasında da tarihin çok eski devirlerinden beri, yeni yılın ve tabiatın canlanmasının bir nişanesi olarak kutlana gelen bir gündür. Uygurlar, esaret altında olduklarına bakmadan bugün de Nevruz’a ait gelenekleri devam ettirmekte ve çeşitli etkinliklerle kutlamaktadır. Bu adetlerden bazıları şunlardır:  "Nevruz Aşı" Nevruz Bayramı günü hazırlanan bir yemektir. Etkinlikler tamamlandıktan sonra elbirliği ile hazırlanır.  Buğday, mısır, nohut, kurutulmuş erik, iğde, arpa gibi malzemelere et ya da un katılarak pişirilir.  herkese ikram edilir. "Nevruz Ziyareti" Nevruz bayramındaki önemli geleneklerden bir diğeri de sosyal dayanışmayla ilgilidir. Akrabalar, eş dost ve hasta ziyaretleri yapılır, hatta mezarlıklara gidilerek dua okunur. Bunlara  "Nevruz Ziyareti" adı verilir. Nevruz aynı zamanda dargınlıkların sona erdirildiği, aile büyükleri başta olmak üzere herkese saygı ve sevginin ifade edilme

Çanakkale’de Savaşan “Dış Türkler”

Birinci Dünya Savaşı’ndan İstiklal Savaşı’na bir çok cephede görev yapmış olan Emekli Kurmay Albay Rahmi Apak, “Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları” adlı kitabında, konumuz açısından çok dikkat çekici bir olaya yer vermektedir. Apak,  Birinci Dünya Savaşı sırasında, Malazgirt Ovası civarında Ruslarla yapılan bir çarpışma sonrası ilginç bir olaya tanık olmuştur. Apak’ın anlattığına göre, bu savaşta Rus birliği mağlup olur ve geri çekilir. Birliğin emir subayının odasına giren Türk subayı masanın üzerinde, “ Azeri şivesi ” ile yazılmış bir mektup bulur. Mektupta şu ifadeler yer almaktadır: “Ey Müslüman ve Türk kardeşler, Rus’un kuvveti kırılmıştır. Bilhassa Girmanya cephesinde çok kırgına uğramıştır, fakat Rus’un bir taktikası vardır. Her yerde kuvvetlerini zayıf bırakır, bir yere toplar ve oradan saldırır. Eğer siz de bütün cepheden birden taarruza kalkarsanız onu yenersiniz. İnşallah Kars’ta görüşürüz…” Apak’ın sonradan öğrendiğine göre, bu mektubu bırakan subay, Rus ordusu saflarınd

Kaybolan Malezya Uçağı ve Çin'in Ürpertici Planı

Geçen yıl Tienenman’da yaşanan olayın ardından Çin’in güneybatısındaki Yunnan eyaletinin Kunming şehrinde meydana gelen olay, Çin’de yaşayan Uygurlara yönelik bir sürek avı başlatılmasına bahane edildi. Her iki olayda açıklanamayacak pek çok husus olmasına karşın, Çin medyası ve resmi kaynakları bunları “ayrılıkçı” Uygurlara yükleyiverdi ve ardından zaten ağır olan baskılarını daha da ağırlaştırmaya başladı. Mesela 1 Mart günü meydana gelen Kunming olayına bakalım: İçerisinde genç kızların da bulunduğu sekiz kişi, güpegündüz bir tren istasyonuna ellerinde kesici aletlerle, dikkat edin ateşli silahlarla değil, bıçak ve palalarla saldırıyor ve yaklaşık üç saat süren bu saldırıda 29 kişi hayatını kaybederken 150’ye yakın insan da yaralanıyor. Çin gibi, her iki kişiden birinin polis ya da muhbir olma ihtimali olan bir ülkenin  kalabalık bir tren istasyonunda böyle bir olayın saatlerce sürebilmesinin şaşırtıcılığı bir yana bu olaydan sonra Çin yönetiminin tutumu da son derece dikkat çeki

Yeni Dünya Düzeni ve Ukrayna Faktörü

(Bugüne Dünden Bakan Yazılar – II) (Bu yazı 3 Aralık 2005 tarihinde “Zaman Azerbaycan” gazetesinde yayınlanmıştır) Bilindiği gibi Ukrayna, Avrasya coğrafyasının önemli ülkelerinden birisidir. Konumu ve insan unsuru itibariyle Avrupa ve Rusya arasında nüfuz mücadelelerinin ve güç denemelerinin bir barometresi işlevi görmektedir. Bir Osmanlı hâkimiyeti dönemi de yaşayan, daha sonra Rus Çarlığı ve ardından Sovyetler Birliği’nin kontrolü altına giren Ukrayna, gönül olarak Rusya’da uzak olmasına rağmen, uluslararası reel politiğin bir sonucu olarak, sanki hep bu ülkenin terkibinde farzedilmiştir. Bu zan, gerek tarihi hakikatler, gerekse beşeri yapıya uygun değildir. Ancak, uluslararası alanda, uzun zaman muhafaza edilmiş, “arka bahçeler” politikaları yüzünden böyle bir imaj hakikat kisvesine bürünmüştür. Ukrayna artık bağımsız bir devlettir ve bölgesel bir aktör haline gelebilmek için günden güne daha çok mesafe kat etmektedir. Diğer yandan, geçen yıl gerçekleşen iktidar değişi

Rusya, Yeniden mi?

(Bugüne Dünden Bakan Yazılar-I) (Bu yazı  26 Kasım 2005 tarihinde  “Zaman Azerbaycan” gazetesinde  yayınlanmıştır) Bölgemizde, Türkiye’nin yoğun iç gündemi ve odaklandığı Avrupa Birliği ile ilişkilerinden dolayı gözden kaçan ya da yeterince gündeme gelemeyen çok önemli gelişmeler baş veriyor. Bunların en dikkat çekicilerinden biri ise, Rusya’nın etkin bir güç olarak yeniden sivrilmeye başlamasıdır. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra onun yerine alelacele kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT)’nin yeterince fonksiyonel olamayacağı anlaşılınca, Rusya’nın Avrasya’daki eski şaşaalı günlerine bir daha geri dönemeyeceği değerlendirmeleri yapılmıştı. Ancak, geçen zaman ve Putin liderliğindeki Rusya’nın izlediği sabırlı siyaset tablonun yeniden eskiye dönebileceği sinyalleri vermeye başladı. Rusya’nın geçen zaman içerisindeki en önemli kazancının cari stratejik gücünü ve partnerlerini iyi seçmesi olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, en önemli dış politika adımı, özellikle 1950’

KIRIM OLAYLARI ÜZERİNE

Rusya, bekleneni yaptı.  Ve Sovyetler Birliği dağıldıktan sonraki en büyük emellerinden biri olan Kırım’ı ilhak yolunda ilk adımı attı. Kırım, Rusya için birçok bakımdan önemlidir.  Sıcak  denizlere çıkıştaki üssü durumundaki Kırım’ın Sivastopol limanında Rusya’nın önemli bir deniz gücü bulunmaktadır. Kırım, Tatar Türklerinin 1944 sürgününden sonra Rus nüfus ile doldurulmuştu. Mustafa Cemiloğlu liderliğinde ve barışçı yöntemlerle, çok büyük zorluklar atlatarak, mahrumiyetlere katlanarak anavatanlarına dönüş yaptıklarında ise burada yerleşmiş olan Ruslarla karşı karşıya kaldılar. Bir gecede sürgüne gönderilen Türklerin evleri gasp edilmiş, topraklarına ve mülklerine el konulmuş olmasına karşın, dönüş yapanların yerleşimlerinde büyük engellemeler yapıldı, ev bulmalarını, toprak edinmelerinin önüne geçilmeye çalışıldı. Buna rağmen, sabırla ve metanetle kendi öz topraklarına yerleştiler ve yeni bir yaşantı inşa etme çabası başlattılar. Bunda, Kırım’ın Ukrayna’ya bağlı olmasının da nis