Evet, Türkiye şu anda birçok dış meseleyle
karşı karşıya… Ama Çin, Yarkent'te olayların başladığı günden beri Doğu Türkistan'da her gün yüzlerce Türk’ü katletmekte, onları dayanılmaz
baskı ve şiddet yoluyla sindirmeye, nedensiz tutuklamaya, dayanılmaz işkence ve
şiddete tabi tutmaya devam ediyor. Artık gün, kardeşliğin gereğinin yapılma günüdür.
Her geçen saatte durum daha da vahim hale gelmektedir. Tablo, iyi niyet dilekleriyle
yetinme boyutunu aşmıştır.
Bu nedenle, öncelikle siyasetten beklentimiz:
1. Cumhurbaşkanlığı adayları, katliamlarla
ilgili tavırlarını ortaya koymalıdır.
2. Siyasi parti liderleri, konuyla ilgili
partilerinin görüşlerini açıklamalı ve duruşlarını belli etmelidir.
3. Konuyla ilgili TBMM'nin yaklaşımı deklare
edilmelidir.
Bunun yanı sıra, Türkiye'nin her yerindeki
birey, kurum ve kuruluşlardan Doğu Türkistanlıların yanlarında olduklarını
gösteren gür sesler yükselmesini bekliyoruz.
Ve de Doğu Türkistan'ı temsil durumundaki
sivil toplum örgütleri bir an önce bir araya gelmeli ve kamuoyuna konuyla
ilgili nasıl bir politika beklediklerini açıklamalıdır. Oradan çeşitli
kaynaklar yoluyla edindikleri bilgileri de, en hızlı ve durumu tüm
gerçekliğiyle ortaya koyacak şekilde kamuoyuyla paylaşmalı, yalnızca
hakikatleri göz önüne sermelidirler.
Türkiye dışındaki Uygur diasporası da, diğer tüm
Türk sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleriyle dayanışma halinde, bulundukları
ülkelerin yönetimlerine, bu katliamın durdurulması konusunda bilgi akışı
sağlamalı ve harekete geçmelerini temin etmeye çalışmalıdır.
Bilinmelidir ki, Çin Halk Cumhuriyeti'nin
yeni politikası Uygurların olmadığı bir Doğu Türkistan'dır. Nitekim
uyguladıkları bu katliam politikasının yanı sıra Devlet Başkanı Xi Jinping’in
diliyle ülkedeki Uygur Türklerinin Çin'in içerisine dağıtılarak eritilmeleri
için plan yaptıklarını bile deklare etmişlerdir.
Bugün gereken gerektiği şekilde yapılmazsa
yarın çok geç olabilir.