Yeni Siyaset Faktörü Olarak Doğal Gaz
Yılbaşında Rusya'nın Ukrayna'ya verdiği doğal gazın fiyatını fahiş bir rakama yükseltmesi ile başlayan çalkalanma hala devam ediyor. Geçen hafta sonu, Gürcistan'a gaz taşıyan hatta meydana gelen patlama sonucu bu ülkenin, kara kışta temel ısınma aracı olan gazdan mahrum kalması ve son olarak da, İran'ın Türkiye'ye vermekte olduğu gazın hacmini ciddi oranda düşürmesi bu konunun yeniden gündeme oturmasına yol açtı. Beraberinde de, “acaba doğal gaz sahibi ülkeler kendi dış politika parametreleri doğrultusunda doğal gazı siyasi bir argüman olarak mı kullanmaya başladı” tartışmaları yeniden yoğunlaştı.
Bu konuda, en keskin çıkışı Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili yaptı ve ülkesine gaz taşıyan hatta meydana gelen patlamayı Rusya'nın bir sabotajı olarak değerlendirdi. Saakaşvili'ye göre, Rus yetkililer daha önceden, Gürcistan'a gelen enerji ve doğalgazı kesebilecekleri veya hatlarda meydana gelecek patlama ile kesilebileceği; böylece Gürcistan halkının soğukta kalabileceği tehdidi ile kendilerini korkutmaya çalışmıştı.
Gerçi, Azerbaycan bir komşuluk numunesi olarak, hemen Gürcistan'ın yardımına koştu ve bu ülkeye doğal gaz vermeye başladı. Rus Gazprom şirketi de Gürcistan'a verilmek üzere, Azerbaycan'a gönderdiği gazın hacmini arttıracağını açıkladı ama, bunlar zihinlerde oluşan soruları ortadan kaldıramadı. Rusya'nın bu yolla, Ukrayna'dan sonra, kendisinden uzaklaşan Gürcistan'a da göz dağı verdiği yaygın bir kanaat olarak kaldı.
Bu kanaati pekiştiren bir başka gelişme de, 1 Ocak 2006 itibariyle, üç Kafkas ülkesinden Azerbaycan ve Gürcistan’a verilen gazın fiyatını 110 dolara çıkaran Rusya'nın, Ermenistan'a ayrıcalık yaparak, Nisan ayına kadar eski fiyat üzerinden satmaya devam edeceğini açıklaması oldu. Bu karar tabii olarak, Rusya'nın kendisine yakın olan Ermenistan'a yaptığı bir jest şeklinde değerlendirildi. Çünkü, doğal gazın en çok tüketileceği kış aylarında enerji fiyatlarının yükselmesi ekonomik olarak zaten zor durumda bulunan Koçaryan hükümetini iyice güç durumda bırakacaktı. Ancak, Ukrayna'da halkın hükümete karşı tepkisinin artmasını amaçlayarak yükseltilen fiyat, Ermenistan karşısında hükümeti korumak için tam tersi bir uygulamaya sahne oldu.
Bu arada, sürpriz bir gelişme de İran cephesinde yaşandı. ABD'nin, nükleer çalışmaları bahane ederek işgal planları yaptığı bu ülke, garip bir şekilde, Türkiye'ye verdiği gazın hacmini azalttı. Her ne kadar İran, bunun teknik sebeplere dayandığı açıklamalarını yapsa da, bu gelişme de hemen, İran'ın ABD'nin müttefiki Türkiye'ye karşı bir “dirsek göstermesi” mülahazalarına yol açtı.
Tabii bu yeni durum, geleceğini doğal gaza bağlamış ülkeleri, bir yandan terk ettikleri eski üretim metotlarını tekrar düşünmeye sevk ederken, bir yandan da özellikle Türkiye için bir türlü hayata geçiremediği nükleer enerji konusuna daha da ciddi eğilmeye yönlendirecektir. Ancak asıl öğretmesi gereken şu olmalıdır: Dışa bağımlılık, yalnızca alınan malın fiyatını ödeyip ödeyememekle sınırlı değildir. Aynı zamanda, dış politika stratejilerini de yakından ilgilendiren bir yönü vardır.
Bu konuda, en keskin çıkışı Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili yaptı ve ülkesine gaz taşıyan hatta meydana gelen patlamayı Rusya'nın bir sabotajı olarak değerlendirdi. Saakaşvili'ye göre, Rus yetkililer daha önceden, Gürcistan'a gelen enerji ve doğalgazı kesebilecekleri veya hatlarda meydana gelecek patlama ile kesilebileceği; böylece Gürcistan halkının soğukta kalabileceği tehdidi ile kendilerini korkutmaya çalışmıştı.
Gerçi, Azerbaycan bir komşuluk numunesi olarak, hemen Gürcistan'ın yardımına koştu ve bu ülkeye doğal gaz vermeye başladı. Rus Gazprom şirketi de Gürcistan'a verilmek üzere, Azerbaycan'a gönderdiği gazın hacmini arttıracağını açıkladı ama, bunlar zihinlerde oluşan soruları ortadan kaldıramadı. Rusya'nın bu yolla, Ukrayna'dan sonra, kendisinden uzaklaşan Gürcistan'a da göz dağı verdiği yaygın bir kanaat olarak kaldı.
Bu kanaati pekiştiren bir başka gelişme de, 1 Ocak 2006 itibariyle, üç Kafkas ülkesinden Azerbaycan ve Gürcistan’a verilen gazın fiyatını 110 dolara çıkaran Rusya'nın, Ermenistan'a ayrıcalık yaparak, Nisan ayına kadar eski fiyat üzerinden satmaya devam edeceğini açıklaması oldu. Bu karar tabii olarak, Rusya'nın kendisine yakın olan Ermenistan'a yaptığı bir jest şeklinde değerlendirildi. Çünkü, doğal gazın en çok tüketileceği kış aylarında enerji fiyatlarının yükselmesi ekonomik olarak zaten zor durumda bulunan Koçaryan hükümetini iyice güç durumda bırakacaktı. Ancak, Ukrayna'da halkın hükümete karşı tepkisinin artmasını amaçlayarak yükseltilen fiyat, Ermenistan karşısında hükümeti korumak için tam tersi bir uygulamaya sahne oldu.
Bu arada, sürpriz bir gelişme de İran cephesinde yaşandı. ABD'nin, nükleer çalışmaları bahane ederek işgal planları yaptığı bu ülke, garip bir şekilde, Türkiye'ye verdiği gazın hacmini azalttı. Her ne kadar İran, bunun teknik sebeplere dayandığı açıklamalarını yapsa da, bu gelişme de hemen, İran'ın ABD'nin müttefiki Türkiye'ye karşı bir “dirsek göstermesi” mülahazalarına yol açtı.
Tabii bu yeni durum, geleceğini doğal gaza bağlamış ülkeleri, bir yandan terk ettikleri eski üretim metotlarını tekrar düşünmeye sevk ederken, bir yandan da özellikle Türkiye için bir türlü hayata geçiremediği nükleer enerji konusuna daha da ciddi eğilmeye yönlendirecektir. Ancak asıl öğretmesi gereken şu olmalıdır: Dışa bağımlılık, yalnızca alınan malın fiyatını ödeyip ödeyememekle sınırlı değildir. Aynı zamanda, dış politika stratejilerini de yakından ilgilendiren bir yönü vardır.
Abdulhamit Avşar
Zaman Azerbaycan, 28.01.2006
Yorumlar